30 Mart 2014 Pazar

Çift Kanatlı Kadın Lider ve Çift Kanatlı Erkek Lider

Başlığı okuyup bana ayrımcılık yapıyorum diye kızmadan önce biraz bekleyin. Arada fark var.

Çift Kanatlı Kadın Lider olmak zor. Kadın toplum tarafından ona çizilmiş rolün dışında bir ideale yönelirse daha da zor. Anne, evhanımı, evin kızı çift kanatlı olmak isterse problem yok. Hem competent (ailede en güzel pilavı yapan) hem de lovable (sevgi dolu, anlayışlı, yardımsever) olmak kolay değil tabi. Ama bu yönde çabaladığınızda toplum sizi alkışlayacak, cesaretlendirecek. Oysa idealiniz farklıysa, mesela çalıştığınız kuruma maksimum değer katabilmek için en üst seviyelere yükselmekse? Hem competent (en yüksek satışı yapan ya da en çok bağış toplayan) hem lovable (sevgi dolu, anlayışlı, yardımsever) olmak kolay değil. Üstüne üstlük bu yönde çabaladığınızda toplum sizi sorumsuz anne, ilgisiz evlat, bakımsız kadın şeklinde eleştirmek için hep hazır olacak.

Çift Kanatlı Erkek Lider olmak zor. Erkek toplum tarafından ona çizilmiş rolün dışında bir ideale yönelirse daha da zor. Eşi çalışırken kendisi ev işleri ve çocukların bakımını üstlenen erkekleri düşünün. Competent olmak için google'da pilav tarifi aradığını duyarlarsa ne olur? Ya da çocukları parka götürdüğünde onca annenin içindeki tek baba olduğunda. Oysa çalışırken ne kadar kolaydı. Geç saatlere kadar ertesi gün yapacağı sunuma hazırlanıp, tüm rakiplerini saf dışı bırakabilirdi. Eve geç dönerdi. Ama olsundu, o erkekti, çok çalıştığı için eleştirilmezdi.

Çift Kanatlı Lider olmak zor. İdeale olan tutku bir ateş. Bu ateşi azim, heves, zeka motorlarına enerji yaparken aynı zamanda çevreye sıcaklık, enerji ve umut olarak dağıtmak zor. Bu ateşi fazla körükleyip motoru ya da çevredekileri yakmamak, zor. Çift Kanatlı Lider olmak zor.

Üstüne bir de toplumun biçtiği rollerin baskısı eklenmese ne güzel olur.

Melike

Not: Bugün bütün ilham şu TED Talk'tan geldi: 
Sheryl Sandberg: Why We Have Too Few Women Leaders 
http://www.ted.com/talks/sheryl_sandberg_why_we_have_too_few_women_leaders

14 Ekim 2012 Pazar

Lisede cok sevdigim bir kimya ogretmenim vardi.
Digerlerinin aksine masaya yumrugunu vurmadigi icin
pek sozu dinlenmez, dersi hep gurultu, karmasa icinde gecerdi

gurultuyu abarttigimiz zaman
o an ne anlatiyorsa birden durur
ve bize soyle seslenirdi

"bir saniye durun
derin nefes alin
ve kendinize su sorulari sorun
ben kimim
ne yapiyorum
ve burada ne isim var"

o yastaki ben arkadaslarima katilir ve katila katila gulerdim

words of wisdom i anlayacak farkindalikta degilmisim belli ki

meger aldigim en iyi liderlik egitimlerinden biriymis o sozler

simdi sirkette ne zaman kendimi zor, karmasik, kaos bir durumda bulsam
kendime bu sorulari soruyorum
zihnimi temizlememe
amaca odaklanmama
ve kim oldugumu hatirlamama yardimci oluyor

14 Haziran 2012 Perşembe


Invisible Leaders
Onu hicbir zaman muhtesem fikirleri ve sonsuz vizyonu ile ortalikta insanlari ilhamlandirmaya calisirken gormedim. Oysa 6 senedir sirketin CEO su ve bu surede finansal krize ragmen gelen % 35 lik buyumeyi onun onderliginde gelen stratejilere borclu sirket. Yani iyi fikirleri yok degil, ilham verecek vizyon konusunda da bir eksik yok.
Nasil yapiyor bunu? 
Sihirli bir el gibi yonlendiriyor bizi. Stratejik toplantilarda 5 kez konusuyorsa 4 u soru sormak icin oluyor ve sadece 1 i yorum yapmak icin. Ve hep siz dusunmussunuzdur zaten diyerek bitiriyor.
Yukaridan bakan birisi bu sirketin bir CEO ya ihtiyaci olmadan kendi kendini yonetip gittigini dusunebilir. Ama sanmayin ki o kapali kapilar ardinda saklaniyor. Gorunmez olan sadece titri. Kendisini gun icerisinde siklikla kahve almak uzere gitti holde insanlarla bu yaz tatil icin gidilecek en favori sehirleri ya da Fransa secim sonuclarini konusurken gorebilirsiniz.
Yillarin tecrubesi ile kalabaliklari ilhamlandirmaya calisan bir karizmatik misyoner olarak degil.  Ofiste gizli teftise cikarak calisanlarla sohbet gorunumunde yeni urunun karliligini sorgulayan bir denetci olarak degil. Sadece ayni ofisi paylastiginiz samimi bir is arkadasiniz olarak yapiyor isini. 
Ve sadece oldugu gibi davranmayi basararak insalarin simdiye kadar gordugu en ilham veren CEO oldugunun farkinda bile degil...
yasanmislik grafigi
pastedGraphic.pdf
hani hastanelerde kalp atislarini gosteren grafiklere bakarlar ya. sizce de cok guclu, cok anlamli degil mi  o grafikler?
yasanmislik grafigi.. simetrik ama. ne kadar down varsa o kadar peak var.
yok ben down lari istemiyorum diyebilirsiniz. tamam. ne karisiyim ne katisiyim. olur.
haaa, ama o zaman peakleri de alamazsiniz.
kisa intervallarla yasarsiniz. ama dikkat edin, cok cok kisaltirsaniz, duz cizgiye dogru gider.
aman. kalbiniz durur demiyorum. yalniz atan ama yasamayan kalpten daha kotu ne olabilir?
intervallar ne zaman acilir?
asik oldugumuz zaman.
en kotu hissettigimiz ve en mutlu hissettigimiz anlar hep asik oldugumuz zaman
ask illa ki bir insana degil..
bir hayale, bir ideale, denize, resme... Yaradana...
ask yoksa, deep down yok. ask yoksa, peak de yok.
Gormek, bilmek ama soyleyememek
“Ben milletin vicdaninda ve geleceginde hissettigim buyuk gelisme yetenegini, bir milli sir gibi vicdanimda tasiyarak, yavas yavas, butun kurulunuza uygulatmak zorunda idim.”
Mustafa Kemal Ataturk - Nutuk
Liderligin yarisi gelecegi gormek, heyecanla onra kosmak ise diger yarisi da bazen bu heyecani kendi icine hapsederek gordugunu bir sure kimseyle paylasmamak aslinda.
1919 yilinda Erzurum kongresine hazirlanan Mustafa Kemal gozlerini kapattiginda saltanat ve hilafetin ortadan kalktigi, kadinlarin secme ve secilme hakki kazandigi, erkeklerin fesleri atip sapka giydigi ver herkesin latin harfleriyle okuyup yazdigi bir Turkiye Cumhuriyet’i goruyordu. Lise yillarindan beri kurtulus ve modernlesme uzerine akil yoran bir vatanseverin yaklasmakta olan boyle bir gelecekle nasil heyecanlandigini az cok tahmin edebiliriz. Ama o bu heyecani yillarca hickimseyle paylasmadan kendi deyimiyle “milli sir gibi” icinde tuttu. Ne zaman, ne mekan ne de kisiler hazir degildi zira, bu hayali duymaya. Daha cumlenin sonunu getiremeden vatan ve hilafet haini ilan edilip ugruna canini koydugu idealinden olmasi isten bile degildi.
Ne kadar zordur oysa, icimizi kipir kipir oynatan, karanlik gecede yildizlar gibi acik ve net gordugumuzu kendimize saklamak.
Hep ayni sabirsizlik degil mi hissettigimiz? Yanlisin nerde oldugu bize gun gibi asikarken, digerlerinin de kendi akillariyla kesfetmelerini beklerken... Bir sonraki adimin ne oldugunu cok iyi biliyorken, karsimizdakine “sence ne yapmaliyiz?” diye sordugumuzda... Birgun binlerce gencin gonullu olacagini gorebilirken “kimse yapmaz boyle bir fedakarligi” diyenlere gulumsemeye calisirken... Dunyayi degistirmeyi hedefi uzreyken dar kafali bir okul mudurune cocuklarin neden yuvarlak masa etrafinda oturmasi gerektigini anlatmaya calisirken. 
Ata’nin 93 yil once yasadiklarini yasiyoruz. Icimizden kopurup tasarken heyecanimiz biz kendimizi dizginleyip dunyayi degistirmekte oldugumuzu sir gibi vicdanimizda tasiyoruz. 
Bosuna demiyoruz Ataturk’un hayal ortaklariyiz diye. Seni cok iyi anliyoruz Atam. 


1- must win battles
2- brand personality
3- erin tanisma
4- ilk 90 gun belgesi
5- analitics egitimi
6- how to improve your learning style document
7- elearning de birsey olabilir mi?




29 Mayıs 2007 Salı

this is the ultimate goal of my life... to have a clear mind.